SİYAH FIGÜR TEKNIĞININ SONU ve KIRMIZI FIGÜR TEKNIĞI
M.Ö. VII. yüzyılın sonlarına doğru gelişen Attik Siyah Figür Tekniği’nde boyalı vazoların en gelişmiş örnekleri M.Ö. VI. yüzyılın ortalarında ve bu yüzyılın üçüncü çeyreğinde iki önemli ressam ile (Exekias ve Amasis) sanatın zirvesine ulaşmıştır.
Bu iki ressamın bazı sanat özellikleri aşağıda tanıtacağımız Kırmızı Figür Tekniği ressamlarını da etkilemişlerdir. Ancak siyah figür tekniğinin gelişen tasvir sanatı açısından bazı yetersizlikler içermesi yeni bir uygulamaya da zemin hazırlamıştır. İşte burada önce kırmızı figür tekniğinin keşfini hazırlayan nedenler:
M.Ö. 6. yüzyılın ortalarından itibaren gelişen büyük plastik, serbest heykeller ve kabartma sanatında bir yandan insan figürlerinin hareket ve anatomisinin betimlenmesi ile ilgili gelişmeler gözlenirken, diğer yandan da, özellikle kadı figürlerinin, yani kore ve diğer mitsel kadınların elbise kıvrımlarının betimlenmesine büyük çaba harcanıyor, kıvrımların karmaşık hatları verilmeye çalışılıyordu. Siyah figür tekniği ile çalışan ressamlar benzeri figürler ve kompozisyonlar üzerinde çalıştıkları halde, bunların ellerindeki yapım tekniği, söz konusu ayrıntıları vermede yetersiz kalmaktaydı. Aslında Grek seramiğinde linear teknik -çizgi tekniği- M.Ö. 700 dolaylarında yani Protoattik evrede, insan ve hayvan figürleri, hatta bitki süsleri için Korinthin silüet figürlerine karşılık, tercih edilen bir yöntemdi. Bu yüzden, Protoattik üslup evresi boyunca, yer yer böylesi örneklere rastlamak olasıdır. Işte yukarıda ifade ettiğimiz yontu sanatındaki gelişmeler sürerken, bazı siyah figür ustalarının da söz konusu linear tekniği, özellikle kadın figürlerinin yüzlerini belirlemede kullandıklarını görüyoruz. Işte bu bağlamda Amasis Ressamı’nın Bibliotheque Natiomale’da saklanan bir amphorası üzerinde, Dionysos ve Menadlar (ya da Nymphalar) betimlemesinde, kadınlarının vücutlerının elbisenin örtmediği açıkta kalan kısımlarını geleneksel biçimde beyaz boya ile boyamak yerine, öylece bırakması, figürlerin yüz ayrıntılarının fırça( ya da boya çizgisi bırakan bir alet) ile belirlenmesi, kırmızı figür tekniği için bir başlangıç sayılabilir. Ancak şunu da belirtmeliyiz ki, siyah figür tekniği Attik seramik ustalarının şimdilik bildikleri tek betimleme yöntemi olduğundan, bu tekniğin dışına çıkılmasını beklemek bu zamanda henüz bir hayal olurdu. Çünkü Amasis Ressamı da bu kadın figürlerinin siyah elbisesini, kolların dış çizgilerini yok etmeyecek biçimde düzenlemiştir, bir başka deyişle, siyah alan ile, siyah çizgi arasında vazonun kendi zemin renginde -kırmızı- bir rezerv alan bırakmıştır. Böylece sanatçı alışageldiği tekniğin kuralına ne denli sadık kaldığını da göstermiştir. Halbuki, kırmızı figür tekniğinde usta önce figürün diş çizgilerini belirlemekte, ardından bu dış çizgileri yok eden kalın bır bant ile figürü çevrelemekte, daha sonra da figürü çevreleyen bu bantın dışında kalan bütün vazo yüzeyi yine siyah boya ile kaplanmaktadır. Yukarıda Amasis Resamının uyguladığını ifade ettiğimiz siyah silüet boyanın çizgiyi yok etmeme anlayışı, kırmızı figür tekniğinde, figürün siyah saçı ile fonu oluşturan siyah silüet zemin arasında bir rezerv alan bırakarak birbirine karışmamasını sağlamak biçiminde gerçekleşmiştir.
Kırmızı figür tekniğinde (siyah figür tekniğinde olduğu gibi) vazo ressamı önce yapacağı figürlerin eskiz çizgilerini belirler, daha sonra bu figürlerin diş çevresini yarı santimetreye yakı genişlikte bir bant ile çevreler, ardından da figürlerin dışında kalan ve bir anlamda fon dediğimiz alanı siyah boya ile tamamen doldurur. Yukarıda değindiğimiz gibi, saç sakal gibi, siyah bırakılması gerekn ayrıntıların fonun siyah rengi ile karışmaması için de rezerv bir alan bırakılır. En sonunda sanatçı figürün vücut ve elbise ayrıntılarını kıl fırça veya boyadan ince bir iz bırakan başka bir alet ile belirleyerek işini tamamlar. Bu çalışmalar çimlekçinin kabı yapıp, bu kap bir kaç gün bekleyip yüzeyi deri sertliğine eriştikten sonra gerçekleştirilir. Bundan sonra pişirme aşaması gelmiştir. Bunun için kap fırında üç aşama içinde pişirilir. Ilk aşamada
ANDOKIDES RESSAMI:
*1- Ressamın çalışma düzenine göre önce figürlerden oluşan sahne yapılmakta, ardından, kabın biçimine göte çerçeve oluşturulmakta, bu sırada, bazı yüksekte kalmış uzuvlar söz konusu çerçeve hizasına denk düştüğünden, bunlar için bir boşluk yaratılıp, uzuvların bulunduğu yerler boş bırakılmaktadır. Daha sonraları bunun tersinin yapıldığı durumlar da söz konusudur. *Ayrıca burada siyah fig. ressamlarınca nasıl çerçeve yapıldığına atıfta bulunalım.*Kırmızı figür tekniği siyah figür tekniğinin en parlak döneminde devreye girdiği için, bunun nasıl gerçekleştiği konusunda bazı yorumlar yapalım. Örneğin Geometrik üslup da en parlak döneminde yerini Orientalizan üsluba bırakmıştır ancak bu Attik atelye dışındaki bir başka atelyenin, yani Korinth atelyesinin icadıdır. Halbuki siyah figür tekniği atelyelerinde yetişmiş ressamlar ustalıklarını kırmızı figürlü vazolar yaparak sürdürmüşlerdir.* Amasis Ressamının Cabinet de Medailles’deki Amphorası üzerindeki nymphaların vücütlarının betimleniş tarzını ele alarak, bunun Kırmızı figür tekniğinin ortaya çıkmasında ne denli etkili olduğunu belirt.
PHINTIAS :525 510
Ressamın adı dört ayrı türde yazılmıştır:Phintias Philtias Phintis Phitias. Ressam olarak altı kap imza etmiştir. 3 tanesi de çömlekçi olarak görülür. Tarqunia’dan üzerinde üç ayak için mücadele sahneli Amphora, çeşme başında gençlerin tasvir edildiği Londra’da bulunan bir hydria, bir çömlekçi atelyösini tasvir eden Baltimor’daki bir kylix ve Münih’te Herakles’in 3 ayak için ve Alyoneus ile mücadelelerini tasvir eden bir kylix. Onun çömlekçi olarak imzaladığı üç kap bulunmaktadır. Kalos adları olarak başlıca Sostratos Megakles adlarını kullanmıştır.
Sanatkar Euphronios ve Euthymides adlı iki ressamın stiline yakınlık gösterir. Sanatkarın figürleri massif kütlevi görünümlüdürler. Figürlerin anatomik yapısıyla fazla ilgilenmişve figürler üzerinde soğuk bir yaratır. Elbiseler sert kıvrımlara boğulmuştur. Sanatkarın işçiliği sathi ve kusurludur. Konularını genellikle yarışmalar, günlük hayattan bazı olaylar ve çok seyrek olarak mitoloji oluşturur.
Eserleri:
Amphora Vulci’den Louvr’da. 65 cm. Ön yüzde Tityos adlı devin Leto’yu kaçırmak istemesi. Hom. Odys. XI. 580 de Khaire Letos, Apollon, Aidos Arka yüz. Palestra sahnesi. Disk atmak üzere olan bir figür Mızrak atacak bir başka atlet. Her iki yanda antrenörler. Sağdakinin elinde mızrak, soldakinde bir sopa. Omuzda kitabe Sotinos Sostratos (Kalos) Khares Amphora, Tarqunia’dan Tarqunia Arkeoloji Milli Müzesi’nde 66 cm. Ön yüz. Herakles ile Apollon’un üç ayak için mücadelesi. Kaidede Phintis Egrafsen Herakles’in saçları en detaylı bir biçimde verilmiş. Saçta boşbırakma yanında kazınma (arkada) var. Arka yüz. Dionysos Satirler Nymphalar Thyrsos Kirpikler işlenmiş. Cepheden yüz tasviri.
SMIKROS:520 510
M.Ö.V. yüzyılın son çeyreğinde faaliyet gösteren ressamlardın biri de Smikros’tur. Smikros bundan önce gördüğümüz ressamlara göre daha düşük bir sanat standardına sahiptir. Smikros’un imzaladığı iki stamnos bulunmaktadır. Stamnos şekil acısından hydriaları andırır ve siyah figür tekniği ile boyanmışpek seyrek örnek elimizde geçmiştir. Buna karşın kırmızı figür tekniği ile boyanmışpek çok örnek bulunmaktadır. Biçim olarak iki ana gruba ayrılan Stamnosların genişve dar kaidelei tipleri bulunmaktadır. Hyrdialar gibi su kabı olduklarından kulplar karına yatay olarak yerleştirilmişlerdir. Smikrosu’un vazoları üzerinde genellikle günlük hayattan alınma sahneler işlenmiştir. Çizgileri genellikle günlük hayattanilınma sahnler işlenmiştir. Çizgileri genellikle başarıkız ve karikatör veya şematik bir anlayıştaşır. Ancak bunun yanında tasvirlerinde bazı detaylar üzerinde titiz olarak da çalışmıştır. Bu tür tasvirler daha çok elbisenin detayları için söz konusudur. Hareketlerde de bir canlılık bulunmaktadır.
Kalos olarak kutsadığı isimlerin başında Antias, Eualkides, Pheidiades gelir. Ressamının faaliyet yılları olarak 520 510 tarihleri verilmektedir.
Stamnos: yük:38,5 cm. Brüksel Kraliyet Sanat ve Tarih Müzesi. Ön yüzde Sympozion Arka yüzde Dinosa şarap dolduran iki figür.
EPIKTETOS (525 490):
Birçok bakımdan Oltos erken kırmızı figürün stili ile öncüleri arasında bir bağlantı veya alt tabakada bir devamlılığı ortaya koyar (Beazley onun Andokides ressamının bir öğrencisi olduğunu savunur). Bundan sonraki Kylix Ressamı Epiktetos (66 78) (ı.520 490) benzeri bir geçmişe sahiptir. Sanatının ilk yıllarında çömlekçi Andokides için bir Calyx krater boyamış fakat sonunda küçük kablarda branşlaşmayı tercih ederki bunlara tabaklar (bu arkaik biçim diğer kylix ressamları gibi Paseas ve Psiax tarafından da kullanılmıştır). Hischylos ve Nikosthenes, Pamphaios atelyeside dahil olmak üzere birkaç çömlekçi atelyesinde çalışmıştır ve imza konusunda serbestir. Hemen hemen elliden fazla vazosu üzerinde imzası kalmıştır. Kalos adı olarak Hipparchos adını (ihtimalle asıl Hipparchos değildir vazoları biraz daha geç olarak gözükür. Bu sırada adam çok yaşlı veya ölmüştür.) Bir tabağı üzerinde çömlekçi ve ressam olarak imzası vardır (Bu kab akropilte bir ithafdır) böylece o çok yönlüdür ve bir kabı üzerindeki süslemeleri Euergides ressamı ile ortaktır.
Erken kabları Bilingual gözlü kylixlerdir. Fakat Oltos un ilk eseri kadar ilkel değildir. Hiçbiri kırmızı palmet yüret motifli, kaba tam çizgilerin kullanışında hiçbir kararsızlık yok. O bir daire ustasıdır. Bu onun tondolarında ve tabaklarından hatırlarız ve daha çok yanlızca içi süslü kylixlerle tanınır. Çizgilerindeki tat ve titizlik minyatürvari eserlerinde bile Andokides ressamının eserlerinden itibaren geçen zaman zarfında fırçaya hakimiyetin ne kadar çabuk geliştiğini gösterir. Siyah figürün bir kendine güveni ve bir disiplini ifade eder ki eski tekniğin birkaç uygulayıcısı hala bir araya getirilebilirdi. Kırmızı figürü çizgi ve detayları, renklerin ve motiflerin dizginlenmişkullanımı ile zarif bir uyum halindedir. Baş ve uzuvlar Oltos’un kilerden daha zarif bir uyuma sahiptirler.
Adı kendisinin imzaladığı 40 kadar kap üzerinde gürülür. Ressam olarak genellikle kyliks ve tabaklar boyanmış, bunun yanında birkaç Hischylos’un, Nikosthenes’in , Andokides’in vb.gibi atelyesinde çalışmıştır. Bazı kaplarda da geç dönemlerinde imza yerine yalnızca epoisen var. Egrafsen Epiktetos olarak konularını genellikle Dionysos ile ilgili sahnelerde ve çok seyrek olarak Theseus ve Herakles ile ilgili olaylardan seçmiştir. Çanakları üzerinde tek başına atlet, savaşçı, binici oktan satyrler ve flüt çalan figürler görülür. kalos ismi olarak tyran Hipparchos’un adını kullanır. Bu kişi Atina’da tyran olan Peisistratos’un oğludur; diyen bazı bilim adamlarının görüşlerine karşın eserlerinde kullandığı bu Hipparchos adının M.Ö.514 de öldürülen Hipparchos olmayıp, belki de onun soyundan bir ikinci Hipparchos’tur. Kylikslerinin erken örneklerinin içi kısımları sayah figür teniğinde, dışyüzleri de kırmızı figür tekinğinde boyanmıştır. Hemen hemen çağdaşı olan Kleophrades Ressamı ve Eutymides’in etkisi altındadır. Erken eserlerinde basitlik, sadelik söz konusudur. Figürler kesin ve dengeli çizgilerle çizilmişlerdir. Figürlerin hareketlerinde bir canlılık ve tasvirlerde hareketin uzuvlardaki bazı değişikliklerini gösterme arzusu göze çarpar. Sanatkar siyah figür tekniğinin de etkisi altındadır.
Eserleri:
Kyliks:13,5 cm. yüksekliğindedir. Londra Birith. M.ı ç kısımda at üzerinde bir genç. Siyah figür. Hischylos Epoisen Dışta:Satyrler. 520 ler. Tabak:Vulci’den Cap. 19,4. Londra Brith. M.ı skit elbiseli ve frig şapkalı bir okçu Epiktetos Egrafsen. Tabak:Buschor’da, Vulci’den, Paris Caiuer de Med. Kylixler, gözlü ve gözlü palmetli, Kantharoi, Calix Krater, tabaklar
OLTOS:(525 500):
Olthos da Epiktetos gibi bir kylix ressamıdır. Sanatkarın imzaladığı iki kapdan onun stili ortaya konmuş ve baydığı diğer imzasız kaplar bu stil yoluyla tesbit edilmiştir. ımzalı kylikslerinin birisinin dondusunda Akhilleus’un Patroklosun ölüsünü ele geçirmek için Truvalılarla yaptığı müzadele resmedilmiştir.ımzalı diğer çanağı da burada ele alınacaktır. ressam Tleson, Pomphaion ve Chelis gibi çömlekçilerin yaptıkları kapları boyamıştır. Kyliksler yanında bir kaç Amphora, Oinokhoe, Psykter ve bir kaç çanak da süslemiştir. kalos isimlerinden bir kaçı da Memnon, Simiades, Xanthos vb. olan onbir adet kalos adı bulunur. Beazley’de 39 eseri, bunlar arasında iki boyunlu amphorası vardır.
Çanaklar üzerindeki konular ressamın çalıştığı zamanın modasına uygundur. Bunlar Epiktetos ve Euphronios’un eserlerindeki konulara çok uygundur. Kylikslerin içinde genellikle Epiktetos da olduğu gibi tek figürler bulunur. Doş kısımlarda ise Dionysos sahneleri, yarışsahneleri. Eserlerinin üçte biri mitolojik konuları resimlemiştir. Sanatının ilk yıllarında Andokides Ressamının stiline benzerlik gösterir. Özellikle elbiseler üzerinde aynı süslemeleri kullanır. Kylikler içindeki figürlerde de Euphronios’un stil özelliklerini görmek mümkündür. Ancak Euphronios’un stil özelliklerini görmek mümkündür. ancak Euphronios için karakteristik olan anatomik detayların gösterilmesine Oltos özen göstermez. Sanatkarın figürlerinde birbiriyle ilişki halindedir. Kopuk değildir. Oltos’un çalışma yılları 525 500 yıllarıdır.
Eserleri :
Küçük Nikostenes Amphorası: Etrurya’dan Paris Louvre M. ıük:38,5 cm. Boyunda sandalını giyen çıplak kadınlar, karında Satyr ve Menad.ımza Pamphouos Epoiesen. Kylix Tarqunia Tarqunia M. yük:22,6 cm. çap:52 cm.
EUPHRONIOS:520 505:
Leagros Dönemi: M. Ö. 6. yüzyılın son on yılında yapılmış vazolar üzerinde en çok rastlanan Kalos adı Leagros’dur.Tarihi kaynaklar dan Leagros’un M.Ö. yaklaşık 525 yılında doğduğu ve daha sonra başkomutan olduğu ve M.Ö.465 de de öldüğünü öğrenmekteyiz.ışte bu kişinin adı M.Ö.6. yy son on yılında vazolar üzerinde Leagros kalos olarak geçer ve bu adın yazılı olduğu döneme de seramik literatüründe Leagros Devri adı verilir.
Leagros dönemi vezo sanatında bir çok yeniliklere sahne olmuştur. En başta bazı yeni vazo şekilleri ortaya çıkar:Bu dönemde ortayaçıkan kalpis bir hydria çeşididir. Kalpislerde hydrialar gibi iki karından yatay ve bir de omuzda dikey olmak üzere üç kulpludur. Profilinde hiç bir kesin drönüşler bulunmaz ve bu bakımdan hydrialardan ayrılırlar. Bir başka kap çeşidi de psykterdir. Psykter şekil olarak uzun boyunlu, genişve yuvarlak karınlı ve doldukça yüsek kaidelidirler. Bu kaplar içine konan içkiyi soğutma da kullanılmaktaydılar. ıine bu dönemde deriden yapılmışbir torbayı andıran Pelikeler ortaya çıkmıştır. Pelike lerin de amphoralar gibi iki kulbu bulunmaktadır.b Ancak bunlar da boyun çok kısa ve herhangi bir profil yapmadan geniş karına bağlıdır. Erken dönem Pelikelerin genişkarınlı olmalarına karşın M.Ö.4. yüzyılın sonlarına doğru karın incelir ve boyun daha belirgin hale gelir. Bu dönemde daha eskiden kullanılan amphora, hydria, krater ve kylikslerin de profillerindeki sertlikler yavaşyavaşortadan kalkar ve ayrıca kulpları burmalı amphoralar ortaya çıkar.
Süslemelerde geliştirilen bazı yeni teknikler daha sık kullanılır hale gelmiştir. Bunların başında figürlerin siyah boyalı saç ve sakal gibi detayların siyah zaminden ayrılması için boşbırakma tekniği daha sık olarak kullanıldığı görülür. Leagros döneminin en başta gelen ressamlarından biri Euphronios’tur. Euphronios hem ressam hem de çömlekçidir. Çeşitli kazılar da ele geçen imzalı 17 eserinden beşkab üzerinde ressam, 17 nin üzerindeki kap üzerinde de çömlekçi olarak imzası bulun maktadır. Bunların 5 inde egrafsen, 10′u üzerinde epoisen. Çömlekçi imzalı vazoları ressam imzalılardan daha geçtir. Bunlar aynı elden çıkmamıştır. Bunların başka bir Euphronios arafından yapıldığı savunulur. Geri kalan kaplar üzerinde ise bir fiil yokturd. Çömlekçi olarak imza attığı bazı kapları:Panaitios ressamı, Pistoksenos Ressamı ve Onesimos tarafından süslenmiştir. Çömlekci olarak Kahrylion, Euxitheos imzaları var. Ressam olarak süslediği başlıca kaplar Volütlü krater, Kalyx Krater, Stamnos, Pelike, Hydria, Psykter ve Çanaklar Kylikslerdir. Leagros kalos yanında, Kefisodoros, Antias, Philiades isimleri de bulunmaktadır. Boyadığı/Xenon, Melos/kap türleri 5 kalyx krater, l volütlü krater, 2 stamnos, 2 boyunlu amphora, 2 pelike, l hydrnia, 2 psykter, 5 kylix, l Skyphos l tabak. Vazoları üzerinde atletlerle ilgili sahneler, törenler, Herakles ile ilgili mitolojik sahneler, dionysos satyr eglenceleri ve Peleus Thetis ile ilgili tasvir etmiştir. Figürlerinin tasvirinde ilk bakışta Euphronios andokides ressamının bir katipçisi gibi görülür. Ancak ressam tümüyle kendi kişisel sanatının hakim olduğu bir tasvir anlayısına sahiptir. Bu zamanda ressamlar figürlerin anatomileriyle fazlasıyla ilgilenmişler ve bunu tasvir etmede büyük çaba harcamışlardır.ışte Euphronios’un figürlerinde de bu çabanın ürünlerini görmek mümkündür. Bu eğilimde 6. yüzyılın sonlarında heykeltraşlık eserlerinde görülen aynı çalışmanın etkisini gözden uzak tutmamak gerekir. Figürlerin hareketlerinde bir serbestlik söz konusudur. Bu durumda hareket eden organların tasvirlerinde bası yenilikler göze çarpmaktadır. en başta figürlerde derinlik sağlamak amacıyla vücut organlarının yapımında bazı kısaltmalar yapma gereği doğmuştur. Figürlerin bu şekildeki tasviri aynızamanda onların belli bir hacim içerisinde bulunduklarını göstermede de yararlı olmuştur. Euphronios’un figürleri güçlü bir vücut yapısına sahiptir. Buna rağmen hareketlerde vücut ile uyum sağlanmıştır.
Eserleri:
l.Kalyx Krater. Cerveteri, H.46 cm. D. 55 cm. Paris Louvre M. Ön yüz:Herakles Antaios Mücadelesi, üstte Euphronios egrafsen yazılıdır. Arka yüz:Gençler. Flüt çalanlar. Leagros kalos, Melas kalos. 510 5052.Kalyx Krater. Capua’dan. H.35, D.44,5 cm. Berlin. Her iki yüzde de atletler. Leagros kalos. 505 500 3.Volütlü Krater. Baccio Kolleksiyonu. Arezzo Müzesi. H.60 cm. Omuzda:eğlenenler Karında Ö.ı.A.ı. Herakles Amazon Mücadelesi 500 4.Kylix, Atina’dan Atina Milli M. Resim alanı y.12,6 cm. Pelelus ile Thetis düğünü. 5.Kylix, Münc. Vulci’den, içte atıl Herakleş, dışta Geryoneus mücadelesi. 6.Psykter, Leningrad. Cerveteriden, Symposion, Hetare.
EUTHıMIDES:520 500:
Euphronios’un rakibidir fakat aynı zamanda arkadaşıdır. Öncü grupda yol olarak biraz daha genç fakat onun taklitcisi değil, buluşta ve işçilikte onun eşidir. Onun sanatına değişik yönden bir yaklaşımı vardır. onun dostluğunun zekice bir gösterisi olarak linear anatominin bir tour de ffource’un yanına yaymışolduğu euphronios’un asla başaramadığı ibaresindedir. Ve onun serbest bazan etkileyici olarak anatomik detaylar için kullandığı inceltilmişboya ile yaptığı detaylar figürlerini bir heykel havasına büründürmüştür. ıazıtlar konusunda serbettir. ıedi kere adını yazmıştır. Babasının adı ile üç kere (HeykeltraşPollias) diğer özdeyişve ifadeler ile birlikte. Figüryeri Eupronios’unkilerden daha ağır ve dolğundur. Genellikle figürlerinin saçını fondan kazıma ile ayırır ve kabartma vari bükleler görünümü vermek ister. Boya ile belirtmekten çok çizgi ile tasviri tercih eder. Gözbebeklerinin bir kısmı yanlızca bir fırça darlesi ile verilmiş, kulaklar basit ve merkezde bir çıkıntı veya bir çenğeel, kalçanın çökük olan yanlarının belirtilmesi, bacakların uzun ve yassı, parmaklar rubbery, elbise boyunun arkasında katı kıvrımlar halindedir. Bitki süslerindea çok az lotus çiçeği bulunur ve bunlar birbirinden ayrılmıştır. Ressam daha çok a tipi karınlı anforaları kraterlere tercih etmiştir. ir volutlu kraterinde Euphronios’un zıttı olarak figürleri karına değil boyna yapmıştır en güzel eserleri Münih’tedir. Bunlardan birinde (no.33) Hektor’un silahlarını kuşanması ve ebebeynlerinin onu seyretmesi tasvir edilmiştir. Bazen figürleri veya bunlara ait bir parça bordüre sarkar(no 34). Fakat burada üst bordür daha az beceriklice kırılmıştır. Mükemmel olmıyan bir tasvirde Hektor’un profilden verilen başının cepheden verilen gövdesi ile birleşmesidir. Fakat vazonun arka yüzünde ressamın danseden figürü başarılı bir şekilde 4/3 yandan ve arka kısımını göstermesini başarılı bir şekilde tasvir ettiğini görüyoruz. Aynı zsahnede sağda danseden figürün sol bacağınında aynı başarıyla tasvir edilmesini beklerdik. Eğlencenin lideri soldadır ve bir Komarchos olarak sınıflandırılmıştır. 34. resimde Helana’nın Theseus’a yumşak bir şekilde karşı koyması da ilginçtir. Korone onu yakalamak istemektedir. (Her ikisinin de ismi kazara yer değiştirilmiştir) ve Peirithoos vazonun arkasınaisabet eden tarafa doğru bakmaktadır. Burada bir yaşlı adam ve iki normal genç kendi yaşve cinslerine göre dağılmaktadır.
Eutymides’in burmalı kulplu ve tek figürlü anforalarından biri bir satyr ve genç tasvirlerine sahiptir. Bir Psykter üzerindeki güreşçiler tasvirinde 4/3 dönüşlü bacağı orta cizgisi ile belirtirken asıl çizgileri yandan profildendir. Cepheden yaptığı yüzlerde eskinin özel liklerinin tekrarlandığını (Fülütçü tasvirindeki gibi 35, Euphronios’un içki içeni gibi, 25). Kırmızı figürlü vazoların arkaik dönemin son büyük ressamlarından biri de Eutymides’tir. Kendisi doğma büyüme Atinalıdır ve eserlerinin birinin üzerinde “Polios oğlu Euthymides” diye ve ressam olarak Pollias imza atmıştır. Polias Pausanias’ dan öğrendiğimize göre Atina’lı bir heykeltraşın adıdır. Ve bazı bilim adamları Eutymides’in figürlerinin heykelleri hatırlatma sı noktasından hareket ederek bu Polias’un Eutymides’in babası olduğunu savunurlar. Kendisinin vazolarını kendi atelyesinde imal ettiği Atina Agorasında bulunan bir silindir mühürden anlaşılmaktadır.
Sanatkarın çalışma yılları 520/515 500 olup, imzalı 7 vazosu ele geçmiştir. Bu zamanın diğer özemli ressamlarından yakın dostu olan Phintias’ın etkisi onun eserlerinde pek az da olsa görülür. Phintias’ın da kullandığı kalos Megakles adını Eutymides de kullanır, aynı zamanda Eutymides’in figürlerinde görülen heykel görünüşaçısından da Phintias’a yaklaştırılabilir. Ressam çok çeşitli bicimde kaplar süslemiştir. 8 ammphora, l psykter, l pelike, 5 hydria, 2 kyliks,. 6 tabak, l volütlü krater başlıca vazo tipleridir. Bunlardan 6 vazo üzerinde imzası bulunmaktadır.
Konu olarak atletler, satyrler, veda sahneleri, mitolojik sahneleri seçmiştir. Sanatı daha önce Euphronios’da gördüğümüz dönemin özelliklerine benzer. ıani figürlerin hareketlerinde daha serbest ve hacimlilik Eutymides’de de görülür. Hatta kendisi bir vazosu üzerinde “Euphronios bu kadar yapamazdı”(Ho soudepote euphrion) yazılıdır. Bu ifade ile kendisini Euphronios’dan daha önemli olduğunu söylemek istediğini savunanlar yanında bu ifade ile Euphronios kadar usta bir ressam olduğunu da anlatmak istediğini savunanlar vardır. Figürler genelde sakin duruşludurlar. Beazley ise deminki ifadede daha çok bir meydan okuma olarak görülür. Figürlerin hareketlerinde derinliği sağlamak üzere Euphronios gibi kısaltmalar yapmıştır. Vazolarında kalabalık sahnelere yer vermez. Figürlerin özellikle başlarını büyük ve iri olarak yapmıştır.ıri vücut yapmak onun başlıca kompozisyon özelliğidir. Bu bakımdan genellikle 3 lü figürler görülür. Aynı zamanda çoğunlukla bu figürler sahneyi çerçeveleyen süsleri de taşar. Bu özellik kısmen Phintias’da da görülmekteydi. Sanatkarda hala siyah figür tekniğinin biçim zenginliğinin izleri yanında daha önemli olarak kırmızı figür tekniğinin olanaklarını da çok iyi bir biçimde kullanmıştır. Böylece figürlerin anatomik detaylarını, elbiseleri daha iyi bir biçimde resmetmiştir.
Figürlerin dinamik yapısı ve kompozisyon bütünlüğü sanatkarın bir özelliğidir, ancak o Euphronios bu bakımdan daha zengin örneklere sahiptir. Amphora, Vulci’den. Münc. Küçük Sanat Eserleri M.y.57,5 cm. l.Theseus’un Korone’yi kaçırması Phintias’ın Tityos’n Leto’yu kaçırması. Solda Peirithoos Helena. 2.Sakallı bir figür. arkasında yaşa Theseus. Korenin koşan iki nedimesi. ortada ön kısımda eudontemon, gördüm, koşalım ibaresi, imzasız, 510. B Amphora , Vulci. Aynı M. 50 cm. Münich. l.Hektor’un Vedası. 2.Dans eden adamlar, 500. C. D. Kalpis. Amhpora. Buschor dan E.Psykter, Güreşenler, Vatican.
KLEOPHRADES RESSAMI:
Geç arkaik dönemin yenilikçi ressamlarından biride Kleophrades Ressamıdır.Ressamın yanında çalıştığı Kleophrades adlı çömlekçinin adını Paris’de bulunan bir kyliks ve Berlin’de bulunan bir Pelike üzerinde görmekteyiz. Paris’de bulunan kyliks üzerinde Amasis oğlu Kleophrades adı bulunmaktadır. Buradan ressamın arkaik siyah figür tekniinde çalışan Amasis ressamı ile bir yakınlığı, onun oğlu görüşü ileri sürülmüştür. Berlin’de bulunan Pelike’nin de ressamı olarak Epiktetos adını görülür. Bu bakımdan daha önce ele aldığımız Epiktetos’un sitili ele alındığında Berlin’deki bu pelikenin ressamının bir başka ressama ait olduğu ortaya çıkar. Kleophrades Ressamı döneminde revaçta olan bir çok kap tiplerini boyamıştır. Daha çok süslemelerini rahatlıkla yer leştirebileceği genişhacımlı kapları tercih etmektedir.
Ressamın tercih ettiği konuların başında aletler, evinden ayrılan kacaşcı sahneleri, Theseus, Herakles ve Dionysos ile ilgili mitolojik sahneler oluşturmaktadır.
Ressam bir çok bakımlardan Eutymidesz’in sanat stilini yansıtmaktadır. Eutymides gibi Kleophrades’in figürleri de heykel görünümlüdürler. Ancak sanatkar figürlerin detaylarını belirtirken mümkün olduğu kadar azaltmalar yapmıştır. Tacvir açısandan da sanatkarda bazı atılımlar ve yenilikler görülmektedir. Başarılı olamamakla birlikte figürlerin yüzünü 4/3 lük dönüşle tasvir etmeğe çaba sarfetmiştir. Sanatkarın bir başka yeniliği de göz bebeklerini göz pınarına iyice yaklaştırmıştır. Burun kanatlarını kıvrık bir çizgi ile tasvir etmişaynı zamanda boynu üst kısmında çene uzantısını belirginleştinmiştir. Sanatkar kalabalık sahnelerde derinliği çok iyi bir biçimde görterebilmiştir. Figürleri heycansız, sakin görünümlüdür. Bu bakımdan daha çok dramatik konuları ele almıştır ki bu konudaki tasvir başarısı daha sonraki ressamlara da etki etmiştir.
Ressamın stili ele alındığında onun yirmi yıla yakın bir süre çalışmışolduğu görülür. M. Ö.500 480. Eserleri: 1 Kalyx Krater: Tarqunia’da bulunmuş. T. Müz. y. 45 cm. Ç.48 cm. Sporcular Hakim. Önünde Kalos ei / sen güzelsin, değerli.
M.Ö.500. 2 Sivri dipli amphora Vulci’den . Münc. Eski Küçük Sanat Eserleri Müzesi.y.56 cm. Karalı çizim çok renkli,500. 3 Hydria:Nola’dan Napoli Milli Müzesi 42 cm. Zeus Herkaios altarı üzerinde Priamos kucağında Hektor’un oğlu Astyanax Priamos’a kılıcını savuran Neoptolemos (Akhilleus oğlu) en sağda bir taşın üzerine oturmuşyaşlı bir kadın Aithra (Teseus un annesi, Helena’nın hizmetcisi olarak Troja’ya gelmiş) Sahnenin en solunda Aeneas babası Anchises oğlu Askanios Sağa doğru yerde Helena Athena heykeline sarılmış, kocası Menelaus onu saçlarından çekiyor. Bu iki figür Oileus oğlu Ajax ve Kassandra M.Ö.480 eserde figürler canlı ve sanki birbirleriyle konuşuyorlarmışgibi.
4 Lutrophoros: Attika’dan Louvre 81 cm.Cenaze sahnesi 480. 5 Amphora (karınlı):Vulciden, Münich A:Savaşcının Veda Sahnesi. B:Boksörler . Ağız kenarında, siyah figür; A:Araba, atlılar ve gençler B:At üzerinde karaca avı M.Ö.500. Kapak üzerinde 6 Boyunlu Amphora (burmalı kulplu), Vulci’den, Münich. A:Herakles B:Centauros 480 dolayı.
BRYGOS RESSAMI:
Brygos’un çömlekçi olarak imzaladığı bir düzineden fazla kylix üzerinde bazan kaidenin kenarında veya kulp altındaki boyasız kısımda bulunmaktadır. Bunların hemen hemen hepsi Brygos Ressamı tarafından süslenmiştir(218, 245 261) veya bunlar onun çevresindeki sanatkarlar tarafından yapılmışlardır. Ç ok verimli olan bu sanatkara şimdi ikiyüzden fazla kap atfedilmektedir. Kylixler dışında skyphoslar başşeklinde kantharoslar ve rythonlar, bir kalathos emzikli ve bir kac kekythos. Bir kylixinin tondosunda (218), ve bir lekytos’un dışyüzünde beyaz zemin kullanmıştır.
Ressamın çalışma yılları 480 470 lerdir.ılk zamanlarındaki stili Onesimos’un erken dönem özelliklerini gösterir. Geç vazoları başlıca kylixlerdir ve bunların yalnız tondoları süslüdür, aynı zamanda lekythoslar da bu zamanında boldur. Geç dönem eserlerinde stil açısından bir zayıflık görülür fakat erken bazı tasvirlerinde görülen güzellik ve yeniliklerin benzeri yoktur. Tam Arkaik sanatkarlar içinde gözleme dayalı bir poz etkisi ile kompozisyona hakimiyetini gösterir. Beazley’in dediği gibi vazo resim sanatında sanatkar gerçek çocuk resmi yapmadan ilklerden ve en iyi yapanlardan biridir(259). Sahnelerinde çoğunda değişik yaşlardaki mitolojik erkek ve kadın figürlerini göstermede (PRiamos Skyphosundaki figürlerde (248) olduğu gibi) çok başarılıdır. Kalathos üzerinde Sappho’nun yüzünü (sanatkarın en geç eseridir) 4/3 lük bir dönüşle gösterir(261). Kleophrades ressamı gibi büyük ressamların geliştirdiği değişik bir ifade şeklidir ve bu bakımdana Brygos Ressamı daha çok symposion veatetlerle ilgili sahnelerde günlük ifade duruşlar onun stilini en iyi ifade ettiğini görürüz. ıüzde alın burun arası düz, kaşyukarıda gözler kısıktır. Burun çizgisi uzundur. Ağız her zaman ifadelidir. Saç bulağın hizasından bir favori şeklinde aşağıya kadar inketedir.ınceltilmişboya ile yaptığı boyama ile gerçek resme yaklaştığı görülmektedir. Bazı tondolarda ikili figür grupları yaparak kompozisyonu zenginleştirir. Mitolojik sahnelerin bir kısmı oruöinaldir. Ölü ajax’ın üzerine Tekmassa’nın örtü örtmesi(246) ve bunun bir benzeri konu Akhilleus’un silahları için yapılan müzadele (247) en tanınmışı da Viyana’daki Hektorun cesedinin alınması sahnesidir.
Eserleri:
l Kylix, Vulci’den Louvr’da. Tondo:Briseis Phoinix A B illiupersis
2 Kylix, Vulci’den, Münih’de, Tondo: Menad A B: Dionysos Satyr ve Menadlar
3 Kylix, Vulci’den, Würzburg, Tondo:Kusan bir genç ve bir kadın. A B komast.
4 Kylix, Vulci’den, Londra. Tondo:Komast. A B
5 Kalathos, Agrigento’dan, Münich. ı.25,3 A.Alkaios Sappho. şair B. Dionysos Menad.
BERLIN RESSAMI :
Ressam Berlin’de bulunan bir amphora yüzünden bu adı almıştır. Kendisi Eutymides ve Phintias’ın da bulunduğu geç arkaik erken slasik dönem ressamıdır. 300′e yakın vazo süslediği ve bunlardan 500 480 yıllarına ait olanların en güzel eserler olduğu Beazley tarafından belirtilmektedir. Ressamın orta dönemi konvensiyonel ve geç dönemi de mekanik olarak niteeelenmiştir.Hatta geç döneme ait eserlerin bir kısmının kendisine ait olmayıp taklit olduğu da öne sürülür.
Ressam büyük ölçüdeki kapları:ammmphora, stamnos, pelike, krater, hydria, oinochoe ve lekythos süslemiştir. Ayrıca Panatheneia ammphoraları da bulunkatadır. bu büyük ölçüdeki kaplar üzerine ressa kalabalık sahneler yerine tek figürler veya ikili figürler yerleştirmiştir. Aynı zamanda bu figürlerin bulunduğusahnenin yalnızca zemini süslü olup diğer kısımlarda bir çerçe ve bulunmamaktadır.
Konularını zamanın modasına uygun olarak Dionysos ve Satyrler, Tanrılar, Kahramanlar, Theseus, Herakles, Amazonlar ve atletlerden almıştır.
Sanatkar kaplar üzerine az figür işlediği için detaylara çok önem vermiştir. Özellikle çıplak erkek figürlerin kasları çok iyi belirtilmiştir. Figürler yapı olarak ince uzundur. inceltilmiş boya ile anatomik detaylar belirgin ve hatlar kesindir. Bu haliyle figürler canlı ve hareketleri etkileyicidir. Figürler sakin birn ifade göstermekle birlikte hareket açısından iç duyguların ve içinde bulunulan anın yansıtılabilmesi ile dikkat çekicidir. Çalışma yılları:500 460.
Eserleri
1 Amphora Vulci’den Berlinı H:69 cm. A:Hermes Satyra Oreimachos sağ elinde Plektran var. B:Satyr Orochares (490)
2 Çan Krater:Tarqunia, Tarqunia Müzesi. Europanın kaçırılması (490)
3 Çan Krater:Etruria Louvre Müzesi Zeus Ganymedes (480/470). 4 Panatheneia Amphorası:Vulci’den, Würzburg Üç ayak için mücadele apolon ve Herakles (Cook l45)
5 Karınlı Amphora:Basel’de Athena Herakles (Cook 146)
6 Colütlü Krater Karlsrache Demeter Triptolemos(Cook 154)
7 Leekythos Cela’dan Palermo Milli Müzesi Nike (erken)(Cook 159)
PANAITIOS RESSAMI :
M.Ö.5. yüzyılın ilk yirmi yılında çalışmış önemli ressamlardan biri de Panaitioıs Ressamıdır. Ressamın adı üzerinde Panaitios Kalos yazılı kaplar yüzünden verilmişolup, asıl adı hakkında bir bilgimiz yoktur. Euphronios adrlı bir çömlekçinin yanında çalıştığı için bazı araştırmacılar onun daha önce hem çömlekçi hem de ressam olarak gördüğümüz Euphronios’un yanında çalıştığı ihtimali üzerinde dururlarsa da bu henüz kesinlik kazanmışdeğildir. Panaitios Ressamı’nın yanın çalıştığı bu çömlekçinin bir başka Euphronios olduğu konusunda ısrar edenler de fazladır. Ayrıca bazı araştırmacılarda Panaitios Ressamının euphronios olduğu konusunda dururlarsa da bu drüşünce pek taraftar bulmamıştır. Zira panaitios ressamı vazo tasvir sanatına bazı yeni üslüplar getirmiştir. Ayrıca ressamın çalışma yılları da göz önüne alınırsa Leagros dönemi sonundan 470 yıllarına kadar onun Euphronios ile bir ilgisi olamıyacağı görülür. Aynı zamanda ressamı Onesimos olarak adlandırmak isteyenlerde vardır.Panaitios ressamının üslubunu gördüğümüz 6 kylix çömlekçi Euphronios tarafından imzalanmıştır.Ressam geç arkaik devirde moda olan kylix süslemeciliğini devak ettirmektedir. Ayrıca iki tane de aidesiz kantharos olarak tarif edeilebilcek kythar boyamıştır.
Kaplar üzçerinde Panaitos yanında Leagros ve Athenodotos Krates (bir komedi şairi )kalos isimleri olarak gözükür. Ayrıca bir Olympiodoros Kalos adı vardır ki Herodot’da bu isim geçmektedir (Herodot Tarihi s. 374). “Pausanias bu bildiriyi alır almaz Eğaralıların yerini olacak gönülleri istedi. Bu çağrıya Lampon’un oğlu Olypiodoros komutasındaki aç yüz seçkin kişiden kurulu Atinalıdan başka hiç kimse gitmedi.” Burada Platia Savaşından biraz önce (M.Ö.478 yıllarındaki olay anlatılmaktadır.
Sanatkar sağdaşı diğer ressamlar gibi Palaesteeera, Komosve dionysos ile ilgili konular, Herakles ile ilgili konular süslemiştir. Ayrıca bu samanda gelişen Atina Milliyetçiliği akımı ile ressam Atinalı Milli kahraman Theseus ile ilgili sahneler de yapmıştır.
panaitios Ressamının figürlerinde görülen canlılık daha önce ele aldığımız Euphronios’da da görülür. Ancak Panaitios Ressamının hacim ve perspektif anlayışı daha üüstündür. Ayrıca özellikle figürleri9n kontur çizgileri düzenli ve kalınlaştırılmışolan bu kontur çizgileri ilk defa insan tasvirlerinde tam olarak olmaktadır. Bu özelliklerini Paris’tea bulunan Kylix’de Boston’da bulunan komoslu kylix’de ve Boston’daki bir başka kylixin içinde bulmaktayız.ınsan figürleri çok çeşitli hareketler içinde görülmektedir. Bu da bu zamanda hey keltraşlıkta kontrapost simetrinin kırılması ile ilgili görülebilir. Elbiseler bol kıvrımlıdır ve bu şekilde Makrona benzerlik gösterir.
Eserleri
1 Kylix Cerveteri Louvre Müzesi Ç:40 içte:Theseus Athena Amphitrite Euhpronios Epoiesen. minos’un attığı yüzüğü almak üzere. Dışta: Thpeseus’un Minatauros’u bağlaması dev Kerkyon’un öldürülmesi. Domostes’in ele geçirilmesi ve dev Skiron’un ölümüdür.
2 Kylix Boston’da oturan satyr .
3 Kylix Disk atan atlet Buschordan.
DURIS DORIS :
Erken Klasik dönemin önemli ressamlarından biri de Doris tir. Kendisinin imzaladığı 39 kap bulunmaktadır. Bunlardan 35′l kylix, diğerleri psykter, aryballos ve kantharoslardır. Bunun dışında ona izafe edilen yüzü aşkın kap bulunmaktadır. Douris özellikle Python, Kleoprades, Kalliades çömlekçilerinin yanında çalışmıştır. Eserleri arasında bir kantharos üzerinde ressam ve çömlekçi olarak adını yazmıştır. Bir aryballos üzerinde ise adı yalnızca çömlekçi olarak geçer.
Beazley Douris’i M.Ö.5. yüzyılın ilk otuz yılında eser veren bir ressam olarak görür ve bu ressamın sanatında görülenstili 4 evrede ele alır.zyln ilk otuz ylnda eser ve
1. Evre:Çok erken ve erken safhası (Jook, 281 84). Bu safhada Onesimos’un yaklaşık benzeri özellikleri görmekteyiz. Onun gibi, figürlerin yerleştiği alanı çevreleyen bordür süslemelerine önem verir. Tondoların kompozisyonları ve buradaki mitolojik sahneler anıtsal görünümlüdürler. Ağız yapıları ve keskin bir biçimde aşağı sarkan alt dudaklar çok iyi bir ifade özelliği gösterir. Bu dönemde en çok Chairestratos Kalos adı olarak görülür.
2. Evre:Erken orta safha. Kylikslerinin çoğunda Tondo bordürü yoktur veya dörtgenlerle değişen basit bir meandır bordür vardır (Jook.285 7, 299). Bu safhasında Doris daha çok atletlerle ilgili sahneler yapar. Figürler daha derli topludur.
3. Evre:Orta safha. Bu safhada tondo bordürlerinde bir meandır bordür vardır, meandır bir dörtgen süs ve kulp altlarında palmet süsleri bulunur. Figürlerin yerleştiği zemin çizgisinin bordürle arasında kalan kısım boşbırakılır. Hippodomos en çok kullanılan alos adıdır. Bu safhada ziyafet sahneleri başlıca tasvir konularıdır. 4. Evre:ıeniden çok süslülüğe bir dönüş görülür. Dörtgenler arasına iki meander süsü yerleştirilir. Kulp altlarındaki palmetler yanında lotus çiçekleri yapılmağa başlanır.
Eserleri: Vatikan, Verveteri Iason’un Dragon tarafından kusulması Gençler ve yaşlı adamlar. Louvre, Capua’dan. Memnon’un ölü gövdesi ve Eos. Troya savaşından bir sahneeeee. Akhilleus öldürülür. Brüxelles Kantharos, y.182 cm. Herakles Amazonlar. Münich. Vulciden, 33 cm. Ath. Her. Münich. Vulciden, Peleus, Theitis, 4 nereid.
MAKRON
Ressam Makron en başta bir kylix ressamıdır. Bunun yanında bir Skyphos bir, bir Pyxis ve iki Askos onun eserleri arasındadır. ressam olarak iki kap imzalamıştır. bunlardan biri Boston’daki Skyphos ve diğeri Atina’daki Pyxis’tir. Bu iki kap sayesinde Ressamın stilini belirlemek ve diğer imzasız kaplarını tesbit etmek mümkün olmuştur. Ressam bir çok eseri çömlekçi Hieron’un atelyesinde yapılmıştır.
Makron eserlerinde eğlencee, spor Palestra sahnelerini daha çok seçmiştir. Mitolojik sahneleri ise çok az tercih etmiştir. Kalos adı olarak Hippodomos’u daha çok kullanır. Bu ismi daha sonra göreceğimiz ressam Duris de kullanmıştır. Hippadomos yanında eski ıunan kadın şairlerinden Sapho’nun erkek kardeşi Charexes’in sevgilisi Rhodopis adına rastlanır. Rhodopisi’den başka Münichte bulunan bir ylix üzerinde tasvir edilen çocuk resimlerinden biri üzerinde Praxiteles adı görülmektedir ki, bu işi antik yazarlardan öğrenildiğine göre M.Ö. 444/443 yılında archon olmuştur. Makron yaklaşık olarak 500 475 yılları arasında çalışmıştır. Erken dönem eserlerinde kylixlerin yalnızca iç kısımlarını süslemiştir. Figürlerin anatomik detaylarını iyi bir biçimde belirtir. Çene kemiğini iyi bir biçimde belirtir.
Kylix, Cerveter’den Roma Milli Müzesi’nde. Kamos sahnesi. Dionysos. M.Ö.490 .MYSON Myson 5. yüzyılın ilk yırmi yılında çalışmış ressam ve çömlekçidir. Atina Akropolisinde bulunan bir çanak üzerinde ressam ve çömlekçi olarak imzası bulunmaktadır. Myson en çok destekli Krater, bir kaç pelike, bir kalyx krater, bir amphora ve bir adet de Panatheneia amphorası süslemiştir.Vazolar üzerinde yarışma sahneleri, eğlence ve ziyafet sahneleri ve burada göreceğimiz çok seyrek rastlanan mitolojik sahneler süslemiştir.
V. YÜZYILIN SON ÇEYREĞINDE VE DORDUNCU YÜZYILDA ATTIK VAZOCULUĞUNA GENEL BAKIŞI.GIRIŞM.Ö. IV.
yüzyılın yaklaşık ikinci ve üçüncü çeyrekleri (380 325) “Geç Klasik Devir” olarak olarak bilinir. Buradaki “Geç Klasik” ifadesi bir önceki Zengin Stil Dönemi (425 380) Winckelmann’ın iki üz yıl önce iddia ettiği sanatı’nın parabolündeki düşüşü değil, onun devamını ifade eder. Gerçekten de özellikle mimari ve heykeltraşlık alanında ortaya konon pek çok sanat eseri ve bunları yapan anatkarlar Klasik geleneği sürdüren, klasik sanata katkıda bulunan unsurlardır.Ancak seramik sanatı için bunu söylemek biraz zordur. Gerçekten de M.Ö V. yüzyılın ortalarından itibaren parlak dönemi yavaş yavaş sönmeye başlamış olan bu sanat kolu IV. yüzyıla girerken eski özelliklerinden pek çok şey kaybetmiştir. Ve bu yüzyıl siyah ve kırmızı figürlü vazoculuğun son yüzyılı olmuştur. Diğer sanat kollarına karşın figürlü vazoculuk alanında görülen bu gerilemenin başlıca nedenleri şu şekilde özetlenebilir.Herşeyden öne figürlü vazolar kanıksanmaya başlanmıştır. Gerçekten de hem Arkaik Devir’deki Siyah Figür Dönemi’nde, hem de Geç Arkaik ve Erken Klasik Dönem’deki kırmızı figürlü vazo sanatında anlatılmakta olan çeşitli mitolojik ve günlük hayattan alınmış tasvirlerde dikkati çeken bir canlılık, etkileyici bir ifade tarzı sözkonusu idi. Bu dönemlerde figürlerin tek tek tasvirlerinde resim olarak bazı eksik çizgiler vardı: hacımlendırme, figürlerin yerleştirilmesi veya tek tek figürlerin yapımında ressamlar türlü acemilikler gösteriyorlardı. Ancak bunlar kompozisyon ve ele alınan konular açısından değerlendirildiğinde, yapılan tasvirlerde, sanat ve sanatçının üslup özellikleri hemen dikkati çekmekteydi. Sanatkarlar canla başla kendi sanat anlayışlarını eserlerinde yansıtma arzusundaydılar. Kimileri sanatkar olarak vazolar üzerine adlarını yazdıkları için, fakat pek çoğu da sözünü ettiğimiz sanat kişilikleri yüzünden tanınmışlar ve modern araştırıcılar onları bu özellikleri yüzünden tanımışlar. Bu durum IV. yüzyıl içlerine kadar derece derece azalarak sürer. IV. yüzyılın geri kalan üç çeyrek yüzyılında ise artık o eski başarılı çalışmalar yerini, yenilikten yoksun, tek düze bir tasvir anlayışına bırakır. Artık vazocular kaplar üzerine (bir kaç örnek hariç) adlarını yazmadıkları gibi, benzeri kitabelere de yer vermezler. Üretim, bir sanat olmaktan çok bir ihtiyaca yanıt verme amacına yönelmiştir.Doğallıkla bu düşüşü hazırlayan bir başka gelişmeden söz etmek gerekir ki, bu da pano resim sanatı dediğimiz büyük ölçekli resim yapma sanatındaki gelişmelerdir.Erken Klasik Çağ’dan itibaren tasvir sanatında ayrı bir ekol olarak beliren ve kendini arkaik üsluptan kurtarma çabasına giren resim sanatı yüzyılın ikinci yarısında hızlanan ve IV. yüzyılda hemen hemen tamamlanan bugükü anlamdaki “modern” kalıplarına hemen hemen oturmuştur. Böylece plastik sanatlar arasında kendine önemli bir yer sağlamış olan resim sanatı aynı zamanda vazolar üzerindeki figürlü betimlemeleri de etkilemiş, bir anlamda dar kalıplarından bir türlü kurtulamayan bu sanat kolunun tasvirlerinin yetersizliğini bariz bir şekilde ortaya koymuştur.Figürlü vazo sanatının zayıflamasının bir başka nedenini dönemin ekonomik yapısındaki bozulmaya bağlayabiliriz. Hemen hemen V. yüzyılın son çeyreğini (431 404) kapsayan Peleponez Savaşları, bunun sonucu Atina’nın uzun zamandır koruduğu siyasi dengelerinin bozulması, Batı Akdenizdeki üstünlüğünü yitirmesi ve buna bağlı olarak kaybedilen pazarlar gibi faktörler ister istemez vazo üretimcilerini etkilemiştir. Öte yandan yukarıda sözünü ettiğimiz siyasi ve ekonomik kriz sonucu, mimari ve heykeltraşlık sanatı gibi toplumun bütününe hitp etmeyen, bir başka deyişle kişilere yönelik üretim yapan bir sanat kolu olan figürlü vazoculuğun ürünlerini yukarıda sıraladığımız nedenlerle satın alma gücü azalmış bireyler için artık demode olması, artık bir sanatın lüks ürünleri olarak algılanması üretim tüketim dengesini bozmuştur. Böylece Arkaik Devir’den itibaren Attika Vazoculuğu’nun en büyük ve önemli pazarı olan Etruria, Güney Italya ve Sicilya’daki pazarlar kaybedilmeye başlamıştır. Bunda, V.yüzyılın ortalarından itibaren Italya topraklarında yerli atelyelerin (Italiot) üretime başlanması ile Attik zevki yerine, kendi beğenilerinin ön plana geçmesi, Attik figürlü vazo üretiminin en büyük pazarın kaybedilmesine neden olmuştur. Attik çömlekçilerin kaybedilen bu pazar yerine yeni pazarlar bulunması hiç kolay olmamıştır. Ancak özellikle M.Ö. IV. yüzyılın 2. ve 3. çeyreklerinde başta Güney Rusya (Pantikapaion) olmak üzere Kuzey Yunanistan’da Chalchidike ve Trakya, Güney Batı Anadolu’da (Karia, Likya ve Kilikya’da) ö zamana kadar fazla önemsenmeyen ancak geometrik ve arkaik çağların pazarları ve aynı zamanda yerel üretim merkezleri olan yeni pazarlara yönelik üretim başlatılmıştır. Bunlar sayesinde bir önceki yüzyıldaki kadar olmasa da, oldukça kaliteli ve yeni tasvir özellikleri taşıyan kapların yapımı gerçekleştirirmiştir. Attik vazoculuğun bu son parlayış dönemi bir anlamda yaklaşık üçyüz yıldan beri süre gelen bir sanat kolunun artık bir daha ortay çıkmamak üzere terk edilmesininde başlangıcıdır.Helenistik Dönem ise, önceki dönemlerde Ege Havzası ‘nın bir anlamda tekelinde olan çeşitli sanatlar (bu arada özellikle seramik sanatı), bu dönemi hazırlayanların ideallerini desteklercesine, tüm Doğu Akdeniz, Kuzey Afrika ve Italya’ya yayılmış, çeşitli atelyelerin bağımsız olarak bazan ortak formları içeren, bazan da yerel özelliklerin sınırlarını aşmayan üretimler yapmaları dönemi olmuştur.IV. yüzyıldaki figürlü seramiğin son döneminiele alarak, bu sanat kolunun Helenistik boyalı seramik sanatına etkilerini daha iyi ortaya koymanın asıl konumuzun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağı düşüncesiyle önce bu dönem seramik sanatına değineceğiz.II.
GEÇ KLASIK DEVIR FIGÜRLÜ VAZOCULUĞUNA GENEL BAKIŞ
Zengin Stil sanatı döneminde, Atina’da faaliyette bulunan ve klasik geleneği sürdürmüye çalışan vazo ressamları başlıca iki grup altında ele alınır. Bunlardan ilk grubun temsilcisi Berlin’deki Dinos Ressamı, diğeri ise Meidias Ressamı’dır. Her ikisi de yaklaşık Peleponez Savaşları esnasında faaliyet göstermişler, fakat Geç Klasik Devir Ressamları üzerindeki etkileri büyük olmuştur. Aynı zamanda bu etki Sicilya ve Güney Italya’da üretim yapan az sayıda ve çoğu göçmen olan çömlekçilerde de kısmen görülür.Dinos Ressamı’nın resimleri güçlü ve erkeksidir. Tasvirlerinin baş kişisi, şarap Tanrısı Dionysos olup onunla ile ilgili konular (Thiasos) ressamın ele alcığı başlıca konuyu oluşturur. Meidias Ressamı ise; Aphrodite, Eros ve kadınlarla ilgili konulurı (süslenen, seyreden, başkasını süsleye gibi) seçmiştir. Öte yandan Meidias Ressamı Kırmızı Figür Tekniği manierizminin son temsilcisidir.Bu iki ressam dışında, özellikle V. yüzyıldan IV. yüzyıla geçiş yıllarında ve Erken IV. yüzyılda daha küçük gruplardan Jena Kaseleri Ressamı, Newyork’daki Kentaur Savaşı Ressamı, Leningrad’daki Herakles Ressamı, Pronomos Ressamı, Talos Ressamı Nikias Ressamı gibi ressamlardan söz etmek olasıdır. Genel olarak ele alındığında bunlar ve bu dönemdeki diğer tanınmış ressamlar(Reed Ressamı, Eretria Ressamı, Kadmos Ressamı gibi) tasvirlerinde özellikle Erken Klasik Devir’deki doğallığı bırakarak şatafatlı sahneler içinde abartılı hareketler, çok süslü, zengin elbise ve benzeri bezeklerle dikkati çekerler. Sahnelerde bir tiyatro oyunu havası sezilir ki; bu dönemin tragedya ve komedya alanındaki atılımları gözönüne alındığında olağan bir gelişim olarak değerlendirilir. Tiyatronun kurucusu Dionysos’un da bu döneme ait vazo resimlerinde ön planda olmasına da yine bu olaya bağlayabiliriz. Böylece Zengin Stil Dönemi’nde mimari ve heykel sanatlarında görülen “zengin” ifade, benzeri bir biçimde vazo sanatına da yansımıştır. Ancak IV. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarına kadar süren bu üslup, başta belirttiğimiz nedenlerle, yerini iki çeyrek yüzyıldan biraz daha fazla sürecek olan kuru, çeşnisiz bazı eski kalıpları beceriksizce kullanan bir üsluba bırakmıştır.Şimdi 5. yüzyılın son çeyreğine damgasını vuran Dinos Ressamı ve Meidias Ressamı ile, daha basit çalışan bir ressam olan Klügman Ressamını ele alalım.
(BERLIN’DEKI) DINOS RESSAMI:
Asıl adını bilmediğimiz bu ressam adını Berlin’de sergilenen bir dinostan almıştır. Çalışma yılları M.Ö. 420-390 arasına yerleştirilebilir. Sanatçı yukarıda da belirttiğimiz gibi özellikle Dionysos ile ilgili sahneleri sevmektedir. Figürleri sakin, ağırbaşlı aynı zamanda anıtsal biçimlidir ve hatları temiz ve düzgündür. Dionysos eğlencelerinde yer alan satyrlerin çanlı hareketleri ayrıca dikkat çekicidir. Parthenon zamanının hemen ardından eser veren bir sanatçı olduğundan, figürlerin hareketlerinde ve ayrıntılarda bu dönemin özellikle Pheidias’ın etkisi görülür.Berlindeki Dinos: Dionysos sahnesi. Burada Dionysos satyrler ve menadlar arasında uzanmıştır.Stamnos, Napoli Müzesi: 49 cm. Bir festival (belki Trakyalılara özgü Leneia bayramı) betimi. 420/410.Burmalı kulplu amphora: Arezzo’da. Pelops’un Hippodameia’yı kaçırması.410.Geç Klasik Devir’de faaliyette bulunan Attika Atelyeleri yanında özellikle M.Ö. V. yüzyılın ortalarından itibaren italya ya; özellikle Sicilya ve Güneyıtalya’ya göçen çömlekçilerin (italiot) kurmuşolduğu atelyelerde faaliyetlerini artırmışlardır. Bunlar dışında diğer bölgelerde hala fazla etkileri olmayan küçük atelyelerde faaliyetlerini sürdürmektedir. Biz burada Geç Klasik Devir’de faaliyet gösteren Attika ve Güneyıtalya atelyelerini kısaca ele alacağız. Geç Klasik Devir Attik Vazo Sanatı IV. yüzyıl Attik Vazo Sanatı özellikle Arkaik ve Klasik Devir Vazo Sanatı kadar deteylı bir biçimde incelenmişdeğildir. Özellikle son yıllarda Anadolu’da bulunan sözü edilecek değerde ve sayıdaki örnekler bu konunun yeni baştan ele alınmasını ve değerlendirilmesini gerektirmektedir. Asıl konumuzun dışında olmakla birlikte burada bir ölçüde ele alacağımız örneklerin konunun önemini vurgulayacağı inancındayız. M.Ö. IV. yüzyılda Attik kap biçimleri bir anlamda eski den beri bilinenlerin devamı niteliğindedir. Kapalı kaplar (hydria, pelike, oinoche, bodur lekythoslar, gibi…)daha revaçtadır. Ayrıca kraterler de dönemin en gözde figürlü kapları arasındadır. Lekamis ve lebes gibi kapaklı kaplar küçük ölçekli olmalarına rağmen; zengin bezekli olmalarıyla dikkati çekerler.Kotyle, skyphos gib açık kaplar da dönemin diğer kaplarında görülen değişikliklere paralel olarak yaşamlarını sürdürürler. Özellikle yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren, hydria ve kraterlerin formlarında bir incelme başlar. Hydrialarda boyun dikkati çekecek derecede uzar ve incelir; buna paralel olarak karın daha dar oval bir biçim kazanır. Boyun karın geçişi özellikle yüzyılın ortalarında ve ikinci yarısında iyice yumuşar. IV. yüzyılda karınlı lekythoslar ön sırada yer alır;bunların uzun boyunlu yapılmaları çağın özelliklerine uygundur. Ayrıca karın küresel görünümünü yitirmiş, biraz basıklaşmıştır. Bunun sonucu kaide de oinochoe ve pelikelerin kaidelerine benzer bir şekilde genişyapılmıştır. Kraterler arasında kalyx kraterler bu dönemde en revaçta olanıdır. Geç V. ve Erken IV. yüzyıldaki, genişve biraz da silindirik karın formunun daha sonra daraldığı, uzadığı ve ağıza doğru yayvanlaştığı dikkati çeker. Öyle ki; önceleri karının genişlik yükseklik orantısı birbirine yakınrakamları verirken; yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde, arrtık oran değişir: Karın yüksekliği genişliğinin hemen hemen ik katına çıkar. Bu arada kaide boyunu da, bir kadeh tutamağı gibi uzamıştır. ıüzyılın en revaçta kap formu olan pelikeler, Meidias dönemi benzerlerinden oldukça ayrıdır. Öncelikle ağız iyce genişlemiş, boyuna geçişteki sertlik yerini yumuşak bir daralmaya terk etmiştir. Boyun uzun, ancak karına geçişteki belirsizlik, daha açıkçası üstteki yumuşak daralmanın yeniden ve benzer bir biçimde genişlemesi yüzünden, karının bir devamı niteliğindedir. Tulum biçimli karının genişliği yüzyılın başlangıcında ağız genişliği ile yaklaşık eşit ölçülerde iken; yüzyılın sonlarına doğru incelen boyunun uzantısı olan karın da daralır ve ağız (bir şapka gibi )kenar genişliği kap genişliğini geçer hale gelir. kaide ise karının genişliği oranında daima geniş tutulmuştur. ıonca ağızlı oinochoelerin boyun, karın ve kaide biçimleri de pelikeleri andırır. Karın daha yuvarlaktır, ancakboyun daha geniş, yüzyılın sonlarına doğru diğer kep biçimlerindeki dejenereye paralel olarak oinochoeler de küçülür ve incelir.
IV. yüzyılda pelike ve hydrialar yanında lebesler de revaçta olan kapalı kap formlarından biridir. Boyunlar için belli bir form gelişiminden söz etmek zordur. Ancak omuz üzerinden yükselen karşılıklı iki kulbun uzaması yüzyılın ortalarında görülür.
Açık kaplar arasında IV. yüzyılda en çok görülen balık tabaklarıdır. Ve bu form Helenistik Dönem’de yaşamını sürdürür.Genişlikleri 30cm.’ye kadar ulaşanları vardır. Bunların en karakteristik özellikleri, dudağının aşağı sarkarak dış yüzünde bir bezeme alanı oluşturmaları ve iç yüzeyin merkezindeki çukurluktur. Genellikle balık tasvirleri bulunan bu tabaklar ıtalya atelyelerinde daha fazla sevilmişve yapılmışlardır. Lekenis’de IV. yüzyılda devam eden bir açık kap formudur. Bunların kapaklıları üzerinde yüzyılın önemli tasvirleri yer almıştır. Literatürde genellikle “Kerç Vazoları” olarak bilinen Kımızı Figürlü vazoların bugüne kadar yayınlanmış olanların önemli bir bölümünün Güney Rusya’daki özellikle Kerç (eski Pan tikapaion) Kurganlarında bulunmuşolması yüzünden bu adı aldığını belirtmeliyiz. Aslında bunlar buraya ithal yoluyla gelmişlerdir. Bugün hala geçerli olan kanı ise bunların Attika atelyelerinde yapılmışolduğudur. Fakat buna karşılık özellikleıkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Atina’da yapılan kazılarda az sayıda ele geçen bu tür, ayrıca Trakya ve Chalkidike, Batı Anadolu (özellile Karia), Lykia ve Kilikya dışında Batı’da Adalar (özellikle Rodos’da), Suriye ( Al Mina), Mısır, Kyrene, Kuzey Afrika; Marsilya’da da bulunmuşlardır. Dikkat edilecek olursa bu buluntu yerlerinin yoğunluğu Doğu’ya doğrudur (özellikle Güney Rusya başta gelmektedir) ve bunda daha önce ifade ettiğimiz IV. yüzyılda faaliyetlerini arttıran Güneyıtalya ve Sicilya’daki yerli atelyelerin Attika’nın bu eski pazarına egemen hale geldiğinin bir göstergesidir.
Bunu aynı zamanda konuların seçiminde daha çok Doğu’ya ait motiflerin ve temaların kullanılması biçimiyle de saptamamız mümkündür. Gerçekten de Attik tasvirli vazo sanatının çeşitli dönemlerinde Doğu kökenli motiflerin ve temaların kullanıldığından söz etmek mümkün ise de bunların uygulanmasında “ Attik “unsurların her zaman daha ağır bastığı, başka bir değişle Doğulu biçimlerin Attik zevkine göre yorumlandığı gözden kaçmaz. Buna karşılık IV. yüzyılda, özellikle yüzyılın ortalarından itibaren, hem Doğu’ya ait mitolojik temaların daha da ön plana geçtiğini görmekteyiz, hem de bu konuların kompozisyonunu oluşturan tek tek motiflerin Doğu atmosferini en iyi biçimde yansıtacak biçimlerle ifade edildiğine tanık olmaktayız. Diğer taraftan Arkaik ve Erken Klasik safhadan tanıdığımız bazı kalıplaşmış temalar tekrar kullanılmışolsa bile yine bunların da Geç Kalasik Çağ Sanatı’nın espirisini yansıtmaları da dikkat çekicidir. Zira artık insan kavramı dönemin felsefesine uygun olarak ön plana geçmiş, eskinin olya ve bu olayın kompozisonuna verilen önemin yerini tanrı veya tanrıça kişiliğinde gösterilse bile kompozisyonda yer alan bireyler almıştır. ışte, Kerç Vazoları’nın üzerindeki konular el alındığında sözünü ettiğimiz anlayışı bütün açıklağı ile görmek mümkündür. Arkik ve Erken Klasik Çağ’da tasvirlerde çok az yer alan ancak Meidias Zamanı’nda sıkça kullanılmaya başlanan Eros figürü kompozisyolarda anlatılan olayın bir parçası haline gelmiş, tüm sevecenliği ve çocuk görüntüsün den biraz da sıyrılmışolarak tasvir edilmiştir. Annesi Aphrodite ise tüm kadınlık özellikleriyle birlikte ve çoğu zaman olgun bir kişilik sergiler. SavaşTanrıçası’nın da pozu hemen hemen aynıdır; Athena artık her hangi bir mücadelenin bir parçası değil, savaşgiysileri içinde olsa bile, kadın yönleri (hatta thiasos sahnelerinde tasvir edilmiştir) ağır basan bir görünümdedir. Herakles de benzer birgörünüm kazanmıştır. Artık Dodekathlos sahnelerinin mücadeleci güçlü kişisi değil, budaklı sopası ile tanınabilen sada bir insan görünümündedir. Ve o da Dionysos Eğlenceleri içinde yer almıştır.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, dönemin en önde gelen mitolojik kişisi Dionysos’dur. Thiasos sahnelerinin baş figürü, tiyatronun koruyucusu (patronu) olan Dionysos özellikle bu yüzyılda aynı zamanda “yaşayan insanı” da simgelemektedir. Zira çağ insan değerlerinin ön planda tutulduğu felsefenin çağıdır. Çağın heykeltraşları Praxiteles ve ardından gelen Leochares’in ideal genç erkek tipi için vazo sanatının bu evresinde en başta Dionysos figürü bir proto tip olarak ortaya çıkar. Daha Meidias zamanında bir Giganthomachi sahnesinde Zeus ile eşdeğer olan Dionysos’un daha sonraki Geç Klasik Çağ’da önemini koruması ve hatta bu önemin artmasında burada vurgulamaya çalıştığımız çağın Klasik anlayışının rolü yadsınamaz. Çoğu zaman onun Trakyalı olduğunu vurgulayan elbiseler içinde tasvir edilmesi aynı zamanda Doğu zevkine hitap etme arzusundan kaynaklanmaktadır. Dionysos un yanında, eğlence sahnelerinin vazgeçilmez figürleri olan satyr ve menadlar yanında Ariadne de bir menad gibi gösterilmiştir.
IV. yüzyılın üçüncü çeyreği IV. yüzyılın önceki dönemlerine göre ayrı bir parlaklıktadır. Bu devirde büyük plastikte Maussalos Dönemi veıskender Barokluğu göz önüne getirilebilir.Duvar resim sanatında aynı gelişim çizgisi ve daha serbest biçim ortaya konurken vazo boyamacılığına da etki etmiştir. Her ne kadar çok renklilik ve ışık gölge etkisi verilemiyorsa da, plastik ve resim sanatlarında görülen kıvrımlı hatlar ve hareket gelişimini vazo gövdesinde yapmayı başarmışlardır.
Olyntos Kapları’nın en son örneklerinden yaklaşık on yıl kadar sonra yapılan bir krater (Buschor hydria diyor bk. Schefold, Kertscher Vasen) bunun en güzel örneklerinden biridir (Abb. 264). Burada tahtında oturan Zeus ve onun yanında yer alan karısı ve bir Eros her ne kadar tasvir açısından Tegea Alınlıkları’ndaki veya Maussalos Kabartmaları’ndaki ışık gölge etkisini göstermiyorsa da, çizgilerin oluşturduğu kompozisyon vazo sanatlarının plastik biçimleri nasıl çözümlediğini gayet iyi bir şekilde gösterir. Tatlı bir şekilde verilen pathetik görünüşTegea Başları’nın yeni anlayışını yansıttığı gibi Hera’nın elbise kıvrımları da Maussalos elbiselerinin yeni ışık stilinin anlayışını yansıtır. Bu hareketli konturların heykelvari dönüşbiçimine ulaşan tasvirin düz bir zemin üzerine ve iki boyutlu olarak yapımına izin veremeyeceğini düşünebilir. Fakat bazı az miktarda Kerç Ressamları bu merakı gidermişlerdir. Bunlara Londra Pelikesi’nin ustası da dahildir( Abb. 265). Burada esas sahnede tanrılar tarafından kendisine verilen deniz perisi Nereid Thethis’i yakalamaya çalışan Peleus’u göstermektedir. Bu sırada diğer Nereidler koru içinde elbiselerini toplamakta ve uçmaktadırlar.Kabın kendisi ve figürler bir bütün olarak Praxiteles’in ince uzun tipine uymaktadır, hareketler ve kıvrım zenginliği artırılmış, mekan figürden başlayarak derine doğru uzaklaşan figür grupları zengin hareketli bir boşluk yaşamına yönelmişve tümünü sıralamışfakat buna karşılık figür duvarı hala kabın yüzeyi ile beraberce gitmektedir. ıani; kabın yuvarlak yüzüyine uymaktadır. Bu dönemin tarihlemesind ekseriya IV. yüzyıl örnekleri üzerindeki Archontadları yüzünden yıllara göre tarihlenebilen Panatheneia Ödül Amphoraları’ndan yararlanılır. Geleneksel Siyah Figür Tekniği’ne bağlı ve gevşek konvensiyonell sanatına karşılık resimleri zamanın zevkinden pek çok şeyi yansıtırlar ve böylece 332 yılından olan Londra Amphorası biçiminin oluşumu,resimdeki çizgilerin kıvrımı ile kompozisyonda Alexander Baroku’na çağrı yapan bir stil ortaya koyar. Bu barokluk Londra’daki pelikede benzersiz bir serbestlik ve büyüklükle ortaya çıkar.
Halka biçimli guruplar bu dönemde her zaman görülen bir yönlendirici özellik olmadığı gibi bu özellik zamanın heykeltraşlık sanatı için de geçerlidir. Londra’daki pelike kendine özgü serbestisi ve kabın düzenlenmesindeki ritim ile dikkati çeker. Biçimdeki bu benzersizlik (330′lardaki) Münich’teki kalyx, çan kraterde olduğu gibi daha hafif bir örneğe sahiptir. burada tek başına bir figür olarak Aphrodite Eros gurubu görülür. Bunun gibi Rodos’ta bulunan bir hydria, ince uzun formu, yalnızca dudak kenarındaki Kırmızı Figür Tekniği ile yapımışyumurta dizisi, boyundaki çelengi ve yivlendirilmişgövdesi ile ayrı bir özellik gösterir. Figür Tekniği ile yapılmışyumurta dizisi, boyundaki. ………….
BURADA M.Ö. 4. YY. VE HELLENISTIK SERAMIK NOTLAR VAR************************** ARKAIK SERAMIK NOTUNA EK:
Six tekniği
: Attik seramiğinde M.Ö. erken 6. yüzyılda siyah astarlı kaplar üzerine daha açık bir renkle yapılmış boyamalar da vardır. Bunların ayrıntılarının kazıma çizgilerle verilmesi ise yüzyılın geç dönemine kadar olağan bir uygulama değildir. Bu bakımdan ilave boyalarla yapılan süslemelerde kazıma yapılmamış boyamalarla kazıma yapılmış olanları ayırmak önemlidir ve ilave boyalarla yapılmış ve kazımayla ayrıntıları belli edilmiş süsleme takniğine bu takniğin ayrımının yapan Danimarkalı ?. Six’in adından dolayı Six tekniği olarak anılır(?.Six, Gazetta Archéologique 13, 1888, 193 vd., 281 vd. six kazıma)bu konuda bk. Kurtz 1975, 116.
KRONOLOJI
Arkeolojide Kronoloji, Arkeolojik eserlerin yapılış tarihlerine göre sıralanmasıdır, denilebillir. Arkeolojisinin metodu içinde bize çeşitli yollarla gelen insan elinden çıkma eserlerin yapıldığı zamanı ve bu eserlerin insanlarla olan bağlantısını araştırmada ve zaman içindeki sürekliliğini saptamada kronojiye gerek vardır. Kronoloji veya eserlerin tarihlendirilmeleri için başlıca kaynakları iki ana grupta toplamak mümkündür. Bunlardan ilki direkt kaynaklar ki bunlar eserlerle birlikte bulunan veya buluntulardan söz eden antik yazın, epigrafik buluntular, tarih başta gelir. Ikinci kaynaklarda indirekt olanlardır ki bunlar çeşitli eserlerin stil yoluyla değerlendirilerek tarihlendirilmesidir.
Arkeolojide de bu yüzden iki kronoloji metodu bulunmaktadır. Bunlardan ilkine relatif kronoloji adı verilir. Metodu karşılaştırmalara dayanır ve bir kesinliği yoktur. Bu metodla tarihlenecek bir örnek için iyi bir göz ve belirli özellikleri saptıyacak bilgi ve kesinlikle verilmiş kararların olması gereklidir. Seramik için zaman içerisinde biçim ve süslerdeki gelişmeyi bilmemiz ve bu bilgiye dayanarak elimizdeki örneği en yakın örnekleri ile karşılaştırılması gereklidir. Kazılar sırasında yığıntı toprak içinde yapılan tabakalandırma yeni stratigrafi o tabakada bulunan objelerin belli bir zaman fasılasında kullanılmış olamları bakımından kronolojiye yerleştirmede de yararlıdırlar. Ayrıca mezarlara ölü hediyeleri olarak konan kaplar eğer mezar bir kez kullanlmışsa bu hediyelerin ölünün gömülmesinden önce yapılmış ve hatta belli bir zaman bekledikten veya kullanlıdıktan sonra mezara konulmuş olmasından hareket edilerek onların formlarındaki ve süslerindeki benzerlikler ve ayrılıklar saptanabilir. Ve yaklaşık olarak mezarın tarihi verilebilir.
Absolute (kesin) kronoloji yukarıda sözünü ettiğimiz direkt kaynaklardan yararlanılarak saptamaktadır. Grek ve Doğu edebiyatı ve diğer kaynakları pek çok kesin tarihli olaylarla bize ulaştırmıştır. Yunan kaynakları I.Ö. 5. yy’dan itibaren tarih çalışmalarının ve halak arşivlerinin başlaması ile az çok yeterli hale gelmeğe başlamıştır. Bunun yanında doğuda daha erken başlıyan kültür gelişimi ve yazılı kaynakların bolluğu fazla olmasa da Yunan vazoculuğnun tarihlendirilmesine yardımcı olur. Örneğin Mısır’daki Amarna’da 14. yüzyılın ikinci çeyreğinde Geç Helladik IIIa safhasından olan Miken seramiği bulunmuştur. Ve bundan iki yüzyıl sonraya ait tabakada da Geç Helladik III c ı grubuna verilen keramik bulunmuştur. Aynı şekilde Filistinde Abu Hawam’da 9. yüzyılın sonlarından daha geç olmayan Attik erken ve orta geometrik kapları, Megidde’dan 850 den önce olmayan orta geometrik kap parçası bulunmuştur. Batıda Grek kolonilerinin kuruluşları tarihçi Thykydides ( ) ve Eusebius ( )tarafından kesinlikle verilmiştir. Örneğin Syracusa 733′de, Megara Hyblaca 728′de, Gela 688′de ve Selinus 628 ‘de kurulmuşlardır. Fakat tarihçilerin verdiği bu kuruluş tarihlerinin günümüzde yapılan kazılardan çıkan eserlerle pek de kesin olmadıkları ortaya konmuştur.
566 yılında Eusebius ve Phereocydes’e göre Panathena bayramları kurumlaştırılmış ve Panethena amphoraları denen vazolar yapılmağa başlanmıştır ki bunlar ayrıca resmi kitabeler taşımaktadırlar. Bu nedenle bu amphoralar 560′lı yıllardan olmalıdır. Cyrene kralı Aresilas’ın adını taşıyan bir tabakta kralın yönetim yılı olan 560′lı yıllara tarihlenebilir. 494 de Marathon da ölen Yunanlılar için bir yığma tepe yapılır ve üzeri kap kacak ile örtülür. Bunlarda bize tarihlemede önemli kaynaklardır.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, V. ve IV. yy Yunan tarihikesin tarihlenmiş olaylarla doludur. Burada II. Philip’in 348 ‘de Olynthos’u tahrip etmiş olduğunu söylemiştik. Bu tarih Olynthos’da bulunan kaplara ve diğer objelere verilecek son tarih olmaktadır. Bunun gibi 331′de kurulan Alexandria ve onun Shatby (Sciatbi) mezarlığı yapılacak tarihlemede kronoji başlangıcı olacaktır.
IV. yüzyıl kronolojisi için önemli olan ve üzerinde o yıl seçilen arkonların adı bulunan Panathenaic Amphoralar I.Ö. 379′dan 312 yıllarına kadar yapılmışlardır. Ancak 310 yıllarından itibaren rhonların yerine resmi görevlilerin yani hazine ve maliye işlerine bakanların adları yazılmışlardır ki bunların ancak bir kaçı identife edilebilmiştir ve kronoji relativ’e dönüşmüştür. Yine Alexandria’nın Hadra mezarlığında bulunan ve kül kabı olarak kullanılan hydriaların bazıları üzerinde ölen kişilinin adı ve öldüğü yıl, bu ölünün işlerine bakan kişiden söz eden kitabelerbulunmaktadır. Ancak burada ölüm yılı yönetimde kralın ve adına göre verilmiştir.
Bu vazolar IV. yüzyılın sonlarından 200 yıllarına kadar uzar. Attika’da Koroni’de bulunan bir kale ancak 265-261 yılları arasında kullanılmıştır ki burada çıkan eserleri yaklaşık 4 yıl içine tarihleyebiliyoruz. Yine tarihi olaylarla 147′de Kartaca’nın, 146′da Korinth’in, 88 yılında Atina’nın tahrip edildiğini görüyoruz ki bunlar da kesin tarihlendirmeler için önemli dayanak noktalarıdır.
Absolut kronolojiyi saptamadaki bu tarih ve benzeri direkt kaynaklar yanında son zamanlarda bazı fiziksel metodlarda yardımcı olmaya başlamıştır. Özellikle Prehistoryacıların kullandıkları Radiokarbon metodu veya kapları 100 ve 50 yıllık hatalarla tarihleyen thermoluminesens veya thermo-remanent metodları sayılabilir. Ancak bunlarda özellikle Grek seramiğinin tarihlendirilmesi için yeterli olmamakta ve bugün eski metod yani stil yoluyla gözlem ve tarihleme hala geçerliliğini korumaktadır.